13 Mart 2015 Cuma

DİRENİŞ SARAYI'NDA HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK


Maltepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nden atılan 98 işçi, "direniş sarayları"nda 96 gündür mücadele veriyor.

Derme çatma kurulmuş bir çadırın üzerinde yazan "saray" kelimesi ironi gibi gelebilir size. Biz de Maltepe işçilerinin çadırının kapısında yazan "Direniş Sarayı" yazısını okuduğumuz ilk anda aynı şeyi hissetmiştik. Fakat içeri girdikten sonra anladık ki bir direnişin sarayı da işte ancak böyle olabilirdi!

Çadırdan içeri girdiğiniz anda tam karşınızda kocaman harflerle yazılmış şu yazı karşılıyor sizi önce: Her şey çok güzel olacak. Önce bu yazıyla sonra da çadırın tam ortasında yanan sobanın sıcaklığıyla ısınıyor içiniz. Sonra da o sobanın etrafına toplanmış insanların sohbetiyle noktalıyorsunuz ısınma faslını.

                   


Bir kenarına iliştirilmiş Nazım şiiriyle, en az üç çaydanlıktan yayılan çay kokusuyla, sobanın üzerindeki semaveriyle, bir kenara kapatılmış megafonuyla, saksıdaki çiçekleriyle, gece nöbet tutan işçiler için katlanmış battaniyeleriyle burası "Direniş Sarayı" ismini sonuna kadar hak ediyor diye düşünüyorsunuz.

   
   



Bu çadır nasıl kurulmuştu?

Direnişlerinin başlama hikayesini işten çıkarılan işçilerden İnan Haspolat şöyle anlatuyor: "Her eylül ayında zam yapıyorlar bize. Ama bu zamlar hep yüzde bir, yüzde iki oranında oluyordu. Ağustosta muhasebe müdürüyle toplantı yaptık. 'Elimden geleni yapacağım, sizi memnun edeceğim. Bana
teşekkür edeceksiniz' dedi. Eylül geldiğinde, maaşlar yatınca fark ettik ki 30 TL ile 70 TL arası bir zam yapılmış işçilere. 5-6 Ekim gibi Hasan Bey (Hastane Genel Müdürü Hasan Köse) geldi ve bize 'Sizin gibi işçi dışarıda çok. Ne iş yapıyorsunuz ki? Alt tarafı paspasçısınız, bir paspas atıp bırakıyorsunuz' dedi. Bu sözleri duyduktan sonra biz de sendikalı olmaya karar verdik. Hiç değilse haklarımızı birileri korusun istedik".

Yaklaşık 62 işçinin DİSK'e bağlı Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası'na toplu olarak üye olmasından üç gün sonra, ilk işçi çıkarımı gerçekleşmiş. Ardından bu işçi çıkarımları üzerine sosyal medyada kızgınlığını belirten üç işçi daha işten çıkarılmış. Bu olaylardan sonra Maltepe Üniversitesi Rektörü Şahin Karasar ile bir toplantı gerçekleştirilmiş. Toplantıda bulunan kişilerden Dev Sağlık-İş Sendikası Eğitim ve Örgütlenme Uzmanı Erdoğan Demir, "28 Kasım'da yaptığımız görüşmede rektör çok açık bir biçimde sendikal düşmanlığını ifade etti. Bir üniversite rektörü bilim insanıdır. Haktan, hukuktan, adaletten yana olmasını beklediğimiz, bilim insanları yetiştiren ya da böyle bir iddiası olan rektör bize şöyle dedi: 'Bizim ülkemizde iş yerlerinin yüzde doksan sekizinde sendika yok, neden bizimkinde olsun? Biz kesinlikle müsaade etmeyiz. İş yerlerinin yüzde doksan sekizindeki işverenler işçiler sendikalı olmak istediğinde orada nasıl tepki gösteriyorsa bizim de burada aynı tepkiyi vereceğimizi bilin' dedi" diyor.

Bu görüşmeden birkaç gün sonra işçilerle yapılan toplantıda üniversite yönetiminin bu tavrını protesto etmeye karar verdiklerini söylüyor Erdoğan Demir. "Vardiyalara topluca girip topluca çıkarak protesto etme kararı aldık.4 Aralık günü vardiyaya giren arkadaşlarımızı toplu bir biçimde hastanenin girişine kadar alkışlarla uğurladık. Slogan atmadık. Yaklaşık 30-35 arkadaşımız kartlarını toplu bir biçimde bastılar. En azından toplu bir şekilde hareket edeceğimizi göstermek istedik bu eylemle. Bu olay 4 Aralık'ta gerçekleşti, 94 işçinin daha işten atılma günü ise 6 Aralık. İşverenin bizim bu toplu davranma eylemimize karşılık vermiş olduğu cevap da toplu işten çıkarma oldu" diyor. İşten çıkarılan 98 işçinin arasında karı-koca olarak çalışan dört ailenin, İŞKUR tarafından gönderilen engellilerin ve kanser tedavisi görmekte olan bir işçinin olduğunu öğreniyoruz.

İnan Haspolat, "6 Aralık'ta bizi işten çıkardılar 8'inde taşeron işçi alımı yapıldı hastaneye. Sağlıktan anlamayan işçileri getirdiler. Taşeron işçiler inşaatlarda, alışveriş merkezlerinde çalışıyorlar. Şimdi bu işçileri alıp hastaneye koyarsan ne verim alabilirsiniz?" diyor. İşten çıkarıldıktan sonra telefonlarına hastane yönetiminden 'Taşeron firma aracılığıyla yeniden çalışmak isteyen arkadaşlar bize başvurabilir' diye mesaj geldiğini ama onların bu teklifi kabul etmediklerini söyleyen Haspolat, "8 Aralık günü hakkımızı aramak için bu çadırı kurduk ve o zamandan beri de direniyoruz" diyor.

                               

     


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder