19 Mayıs 2015 Salı

Metal işçilerinin direnişi çığ gibi büyüyor

Renault çalışanlarının iş bırakmasıyla başlayan metal işçilerinin direnişi; Tofaş, Coşkunöz ve Mako işçilerinin de katılımıyla giderek büyüyor




Bursa'da 15 Mayıs'ta Renault işçilerinin üretimi durdurmasıyla başlayan metal işçilerinin direnişi Tofaş, Coşkunöz ve Mako işçilerinin de dahil olmasıyla büyük bir harekete dönüştü. Renault'da çalışan 4500'e yakın işçi, bağlı oldukları sendika olan Türk Metal Sendikası'ndan istifa ettiler. Ardından Tofaş, Coşkunöz ve Mako'daki işçiler de sendikadan istifa etmeye başladılar.

Renault işçilerini iş bırakma eylemine götüren sebep Türk Metal Sendikası'nın Türkiye Metal İşçileri Sendikası (MESS) ile Bosch'ta imzaladığı toplu sözleşme oldu. Eylemlerine başlama sebeplerini anlatan bir Renault işçisi, "Toplu iş sözleşmesinde biz A sınıfına giren bir fabrikayız. B sınıfı dediğimiz bize taşeronluk yapan bir fabrika olan Bosch'un bizden 750 TL fazla zam alması fazlasıyla haksızlık. Bize dedikleri tek şey, 'Onlar şanslıydı, sizden sonra sözleşmeye oturdular' oldu. Biz bunun açıklamasını istiyoruz" diyor.

Direnişin başlangıcı olan Renault'da yaklaşık 1000-1500 işçi içeride üretimin yapılmaması için 5 gündür nöbet tutuyor. Bir vardiya çalışandan sadece 30'a yakın işçinin rahatsızlanarak çıkmak zorunda kaldığını söyleyen Renault çalışanı, "En önemlisi ise içeride kadın işçilerimizin de olması. Fabrikaya son bir sene içinde kadın çalışanlar da alınmaya başlanmıştı. İçeride 5-6 aylık çalışan kadın işçi arkadaşlarımız var. Onların direnişe katkısı büyük" diyor. İşverenin içerideki işçilere yemeklerini, suyunu, çayını verdiğini, bu sebeple içeridekilerin işveren yönünden bir sıkıntı çekmediklerini de özellikle belirtiyor.



Renault, Tofaş ve Coşkunöz'de içeride nöbet tutan işçilere; aileleri, diğer işçiler ve arkadaşlarından oluşan binlerce kişi dışarıda tuttukları nöbetle destek oluyorlar. Renault'da demir parmaklıkların bir tarafında içerideki işçiler, diğer tarafında ise aileleri ve arkadaşları yere serilen kilimler veya getirilen sandalyeler üzerinde sabahlıyorlar. Getirilen semaverlerde çaylar koyuluyor, parmaklıklar ardından sohbetler ediliyor... Gecenin ilerleyen saatlerinde parmaklıkların bir tarafında içerideki işçiler yatıyor, diğer tarafında ise aileleri.



Tofaş'ta ise durum aileler için biraz daha zor. Fabrikanın içi ve girişi arasında uzak bir mesafe olduğu için aileler içerideki işçileri ne görebiliyor ne de onlarla konuşabiliyorlar. Sadece karşılıklı sloganlar atarak birbirlerine destek olmaya çalışıyorlar.



"Biz şu anda fanustaki balık gibiyiz, ne atarlarsa onunla yetiniyoruz"


Direnişteki işçilerin eylemlerinin odak noktasında bağlı bulundukları sendika var. İşçiler çalıştıkları fabrikadan memnun olduklarını, sorunlarının tamamen sendikayla ilgili olduğunu söylüyorlar. 25 yıllık bir Tofaş çalışanı, "Zamanında bir havuz kurulmuş, bir sistem kurulmuş. Bu sistem işçiyi sömürüyor. En üstte patron, onun altında MESS, en altta sendika. Biz şu anda fanustaki balık gibiyiz, ne atarlarsa onunla yetiniyoruz. Biz bu sistemi artık istemiyoruz. Sendika kendi işçilerine sahip çıkmıyor. Sürekli patronla yan yana, omuz omuza. İşçi artık sendikayı istemiyor. Bu sendikayı değil sadece, hiçbir sendikayı istemiyor. Biz kendi kendimizi yönetmek istiyoruz. Gerekirse patronla biz kendimiz oturacağız masaya" diyerek sendikaya olan sitemlerini dile getiriyor. Yine Türk Metal Sendikası'ndan yakınan Renault çalışanı, "İnsan Kaynakları birini seçip 'Sen sendika baş temsilcisisin' dediğinde doğal olarak fabrika ne derse o oluyor. Çünkü baş temsilcilerin maaşlarını bağlı oldukları fabrika verir. Bu yüzden onlar da işverenlerinin sözünden çıkamazlar. Biz bu yüzden baş temsilcinin sendikal bazda profesyonel olmasını istiyoruz. Biz de biliyoruz ki işçinin her istediği olmaz. Ama en azından on isteğinden biri olacağına, beşi olsun istiyoruz" diyor ve sandıkların kurulmasıyla kendi temsilcilerini kendileri seçmek için 2012'den bu yana mücadele verdiklerini fakat bu isteklerinin reddedildiğini anlatıyor.

Harranlı direnişçiler

Direnişteki fabrikalarda "Harran Ovası", "Harran'lı İşçiler" yazıları dikkatimizi çekiyor. Bunun anlamını sorduğumuzda, Kemal Sunal'ın "Kibar Feyzo" filmine gönderme yaptıklarını söylüyorlar:

-Benimki niye onlardan eksik?
-Onlar sendikalı.
-Ben de Harranlıyam.




Direnişteki işçilerin üç ana talebi var: Türk Metal Sendikası'nın aradan çekilmesi, Türk Metal ve MESS arasında Bosch fabrikası için imzalanan sözleşme baz alınarak aldıkları maaşın daha uygun hale getirilmesi ve direnişe katılan işçilerin işten çıkarılmayacağının garantisinin verilmesi. İşçiler -bu talepleri karşılanmadık.a eylemlerine son vermeyeceklerini söylüyorlar. Tamamen profesyonel bir direniş sergilediklerini ve bunu sonuna dek sürdüreceklerini belirten Renault çalışanı, "Biz işçiler olarak sendikaya, sendikasız neler yapabileceğimizi gösterdik. İşçilere de, gücümüzün ne kadar büyük olduğunu göstermiş olduk. Bundan sonra daha güçlü bir şekilde yolumuza devam edeceğiz" diyor.








                                             

8 Mayıs 2015 Cuma

"İşimiz, Gücümüz Yaşamak"


10. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali, 10 Mayıs'ta Haydarpaşa Garı'na yapılacak olan yürüyüşle sona eriyor

      
      

      Bu yıl 10’uncusu gerçekleştirilen Uluslararası İşçi Filmleri Festivali 10 Mayıs'ta gerçekleştirilecek olan “10. İşçi Filmleri Festivali Kapanış Yürüyüşü ve Şenliği ile sona eriyor. Her yıl olduğu gibi bu yıl da Türkiye’den ve Dünya’dan ‘işçi filmleri’nin ücretsiz olarak gösterildiği festival, 2 Mayıs’ta Şişli Kent Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen etkinlikle açılışını yapmıştı. İstanbul, Ankara, İzmir ve Diyarbakır’da eş zamanlı olarak gerçekleştirilen festivalde bu yıl “İşimiz Gücümüz Yaşamak” teması ile toplam 75 film gösterildi. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali Komite Üyesi Alaattin Timur festival içeiriğini ve sürecini anlattı:

     
      Uluslararası İşçi Filmleri Festivali'nin amacı nedir?

Festivalimizin amacı; dünyada neler olup bittiğini, dünyadaki işçilerin neler yaptığını, başka yerlerdeki mücadele deneyimlerinin neler olduğunu Türkiye’deki işçilere gösterebilmektir. Ayrıca Türkiye’de “işçi filmi” kategorisini yeniden gündeme getirip bu alanda yeniden filmler çekilmesini, senaryolar yazılmasını özendirmek için bu festivali yapıyoruz.

 
Uluslararası İşçi Filmleri Festivali Komite Üyesi
Alaattin Timur
      Festivalin öznesi olan işçilerin bu festivale karşı nasıl bir yaklaşımları var?

Festival çok yaygın bir şekilde gösteriliyor; İstanbul’un en ücra köşelerinde, işçi mahallelerinde de gösteriliyor. Daha önce de fabrikalarda gösterimler yapıldı. Tabii kendilerini görmeleri, kendi gibi olan insanları ekranlarda görmeleri işçilerin hoşuna gidiyor. Birçok filmde kendilerini buluyorlar. Bize de olumlu dönüşler geliyor.

Örneğin, geçen yıl Eskişehir’de çok güzel bir fabrika gösterimi olmuştu. Her sabah mesai başlangıcında arkadaşlar işçilerle buluşup festivali anlatıyorlardı. Sonra hepberaber film izliyorlardı. Bu tür deneyimler oluyor.

·    Tamamen gönüllülerden oluşan bir çalışma ekibiniz var. Bu konuda herhangi bir zorluk yaşadınız mı?

Zorluk yaşıyoruz tabii. Daha doğrusu diğer festivallerin olanakları bizde yok. Elimizdeki tek olanak dayanışma. O dayanışmayı da çeşitli sendikalar, demokratik kitle örgütleri ve bu meseleyi önemli gören, sinemayı seven arkadaşlarımızın katkılarıyla sağlıyoruz.

·    Bu yıl onuncusu gerçekleştirilen festivale ilgi nasıldı?

Bu yıl festivale ilgi iyiydi. Henüz sayılar toplanmadı tabii ama Pera Sineması’nda toplam katılım 1000’in üzerindeydi. Bu yıl İstanbul çapında yaklaşık 3000 kişinin katıldığını düşünüyoruz. Henüz diğer salonları hesaplamadık.

Yıl içerisinde yaklaşık 20 ili gezecek olan festivalin binlerce insanla buluşmasını umuyoruz. Geçen yıllarda izleyici sayısı 20000’i buluyordu.




·    Film gösterimleri kaç ilde yapıldı? Bu sayının artması gibi bir düşünce var mı?

Festival bu yıl eş zamanlı olarak 4 şehirde (İstanbul, Ankara, İzmir, Diyarbakır) başladı. Yıl sonuna kadar ise festival Karadeniz’den Ege’ye, Akdeniz’e kadar 20 ilimizi gezecek; Antalya, Mersin, İskenderun, Adana, Antakya, Trabzon, Artvin, Samsun…

·     Bu senenin en çok ilgi gören filmi hangisi oldu?

Sansür nedeniyle İstanbul Film Festivali’nden filmlerini çeken arkadaşlarımızın filmleri oldukça ilgi gördü. Onun dışında "Bir Varmış Bir Yokmuş", açılış filmimiz olan "Yollara Düştük", "Pride/Onur" ve "Sabaha Doğru (Berroj)" filmleri de ilgi gördü.







10. Uluslararası İşçi Filmleri Festivali, 10 Mayıs Pazar Günü saat 19.00'da Kadıköy Rıhtımı'ndaki Eminönü İskelesi'nden Haydarpaşa Garı'na yapılacak olan yürüyüşle sona erecek. Yürüyüş aynı zamanda Haydarpaşa Garı'nın gar olarak kalması için bir protesto etkinliği de olacak.